Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, “Afrika’da açlıktan ölen insanların hakkıyla cami yapılmaz. Zekat paralarıyla okul, köprü, han, hamam yapılamaz. Suriye’de ot kaynatarak hayatta kalmaya çalışan kadınların, çocukların hakkıyla fisebilillah maddesine zorlama teviller sokarak gazete çıkarılamaz, televizyon kurulamaz. İslam’ın da olsa reklamı, propagandası yapılamaz” dedi.
Görmez, Kuveyt Devleti Zekat Fonu Kurumu ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Grand Cevahir Otel’de düzenlenen “22. Uluslararası Güncel Zekat Sorunları Sempozyumu”nda yaptığı konuşmada, sempozyuma ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
İslam’ın en önemli müesseselerinden biri olan zekat ibadetini anlamak ve bugün zekatın en etkin şekilde kullanılarak İslami toplumsal sorumluluğun ifa edilmesine katkı için böyle bir toplantının yapılıyor olmasının anlamlı olduğunu anlatan Görmez, şunları kaydetti:
“İslam’ın ibadet ve ubudiyet kavramı içerisinde zekatı bir bütün olarak değerlendirmek lazım. Zekatı aynı zamanda İslam’ın iman, ibadet, ahlak, hukuk ve adalet kavramlarını nasıl birleştiren büyük bir müessese olduğu üzerinde durmak gerekir. Zira İslam sadece bireysel ibadetleri vaaz ederek kişinin arınabileceğini söylemez. İslam’ın ibadet mefhumu bütün hayatı kuşatarak, kişinin Rabbine, kendisine, topluma ve çevreye karşı mesuliyetini ve mükellefiyetlerini kapsar. Bu açıdan bütün mükellefiyetler bu bütünün içinde anlam ifade ederler. Zekat veya başkaca diğer ibadetler tek başlarına değerlendirilmezler. Namaz ile zekatın Kur’an’da bir arada zikredilmesi, hem benliğimizin arınmasını hem de malımızın arınmasını eş değer görmektedir.”
– Zekatı anlayabilme
Görmez, İslam’a ait olmayan üretim biçimlerinin insanları kuşattığı bir dünyada yaşanıldığına dikkati çekerek, zekatı İslam’ın ekonomik düzeni içerisinde anlamak ve değerlendirmek gerektiğini söyledi.
İslam’ın genel paradigması içerisinde zekatı anlayabilmek için İslam’ın ekonomik düzenle ilgili hangi prensipleri vaaz ettiğini bilmek gerektiğini aktaran Görmez, bugün gerek üretim biçimi ve gerekse iktisadi nizamla klasik İslami literatürün yazıldığı dönemler arasında ciddi bir farklılık bulunduğunu ifade etti.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, bugün İslam ülkelerinin içinde bulunduğu iktisadi bilgi ve hayatın, genel olarak doğrudan doğruya, İslam medeniyetinin dinamiklerinden ziyade genellikle Batı’da gelişen iktisat teorilerinin bir tekrarı olmaktan ve iktisadi olayları modernitenin postulatlarıyla inceleme, yorumlama ve hayata aktarmadan öteye gitmediğini anlattı.
Görmez, “İslam’ın hayatla ilgili görüşünü bütünüyle kavramadan bugün sadece bir başlık olarak zekatı ele almak ve bugünün dünyasında zekatla ilgili fıkıh bağlamında sorunları çözmek eksik ve yetersiz olacaktır” dedi.
Bugün gerek Müslüman zihinler ve gerekse Müslüman toplumların, İslam’ın toplumsal ahlaki kaygılarını önceleyen bir durum içinde olmadığını vurgulayan Görmez, “Uzun süredir modernitenin dayatmalarıyla ve aydınlanma paradigmasıyla düşünmeye mecbur edilmiş kitleler ister istemez farklı bir düşünüş biçimine yönelmişlerdir. Yüzyıllardır dünyada gerek ekonomik gerek siyasi ve gerekse bilimsel açıdan etken olmaktan uzaklaşan İslam ümmeti, hep dışarıdan kendisine biçilen rollere göre hayatını idame ettirmekte, tarihin yapıcı aktörü olma yerine maalesef edilgen faktörü olma halini yaşamaktadır” ifadelerini kullandı.
– “Zekat ahlaki prensiplerden bağımsız olarak ele alınamaz”
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, zekatın ahlaki prensiplerden bağımsız olarak ele alınamayacağına işaret ederek, zekatın, bütün ahlaki ilkelere rağmen, toplumsal katman olarak ihtiyaç sahibi konumunda bulunanların diğer müminler üzerindeki hakkı olduğunu söyledi.
Bu durumun, asgari ölçüler içerisinde zekatı vermeyenlerin, ihtiyaç sahiplerinin hakkına ve hukukuna uymadıklarını gösteren bir sınır olduğunu belirten Görmez, şöyle konuştu:
“İslam bu hakka riayet etmeyenleri hududullaha tecavüz olarak değerlendirir. Bu sınırın dışında Kur’an’ın müminlere kendilerine rızık olarak verilenlerden infak etmeyi ahlaki olarak tavsiye ve teşvik etmektedir. Sadece zekatı hesap ederek toplumsal vazifeler yerine getirilmez. Bugün dünyada pek çok Müslüman’ın açlıkla pençeleştiği, bir kaç saniyede bir kaç çocuğun açlıktan öldüğü bir dünyada acaba Müslümanlar sadece yüzde 2,5’la iktifa edebilirler mi? İşte belki alimlerimiz, fakihlerimiz bu toplantıda bu konuyu da ele alacak.”
Görmez, zekatın yanında sadaka, infak ve karzı hasenin de infak olduğunu ifade ederek, ibadetin şeklinden ziyade aslolan ibadetlerdeki amacın ve anlamın idrak edilmesi olduğuna vurgu yaptı.
– Zekatın yönetimi ve denetimi
Zekatın sorunları kabilinden ele alınacak en önemli hususlardan birinin ise zekatın yönetimi ve denetimi olduğuna dikkati çeken Görmez, “Yapılan tüm çabalarımız yeniden bu medeniyetin yeryüzünün tüm mazlum ve mağdur insanları için bir umut olmasına yönelik olmalıdır. Bugün biz Müslümanlar olarak önce kendi nefsimizden başlamak üzere zihnimizi, mala mülke, servete ve paraya bakışımızı değiştirmeli ve her türlü arınmayı yapmalıyız. Bu arınmayla birlikte toplumsal değişimin nasıl olacağı sünnetullahın bir gereğidir” değerlendirmesinde bulundu.
Bugün İslam dünyasının her şeyden önce bir zihniyet devrimine ihtiyaç duyduğuna değinen Görmez, şunları kaydetti:
“İbadeti bir bütün halinde görmeyen, kendi içinde hayatı parçalayarak, departmanlara bölen zihniyetin var ettiği toplumdan, her şeyi kuşatacak şekilde ahlaki prensiplere uygun hareket eden bir toplumsal yapı meydana gelmez. Bugün birçok şey, güç ve servet tutkusu için istismar edildiği gibi İslami birçok kavram da bilerek veya bilmeden istismar edilebilmektedir. Bugün İslam dünyasında istismar edilen müesseselerin başında zekat müessesesi geliyor. Fakirin hakkı olan zekat müessesesi, iktisadi teşekküller haline dönüşebilmektedir ve bu vahimdir.”
– “Denetim mekanizması kurulmalı”
Mehmet Görmez, dini vecibe olarak yapılan mali ibadetlere yönelik hizmet yapma vaadiyle ortaya çıkan bir kısım kuruluşların, kolayca istismara kapı aralayacak hale bürünmekte olduklarını anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Klasik dönemlerde kamusal ahlaki denetimler mahallinde kolayca yapılırken bugün, modern hayatın getirdiği karmaşa ve kargaşa içerisinde gönüllülük esasına göre hareket eden yapılarda kamusal denetim gereğince yapılamamaktadır. Özellikle dini vecibeler kapsamında olan mali ibadetlerle ilgili yani zekat, sadaka, kurban, infak ve benzeri yardımların toplanma ve harcanma usulleriyle ilgili kamu adına dini hassasiyetlere uygun bir denetim mekanizması kurulmalıdır.
Zekat müessesesinin temellerini değiştirerek, fakirliği ve yoksulluğu ortadan kaldırma ve azaltma amacını bir tarafa bırakarak, zekatı kendi düşüncemizin, dünya görüşümüzün, güç ve çoğaltma tutkumuzun bir aracı haline getirmek hem Allah’ın hududuna hem Allah’ın kullarının hukukuna alenen tecavüzdür. Buna göre Afrika’da açlıktan ölen insanların hakkıyla cami yapılmaz. Zekat paralarıyla okul, köprü, han, hamam yapılamaz. Suriye’de ot kaynatarak hayatta kalmaya çalışan kadınların, çocukların hakkıyla fisebilillah maddesine zorlama teviller sokarak gazete çıkarılamaz, televizyon kurulamaz. İslam’ın da olsa reklamı, propagandası yapılamaz. Aç komşularımızı ihmal ederek, yok sayarak, öksüzleri ve yetimleri muhtaç bırakarak, zekatla kendi derneğimizin, vakfımızın, teşekkülümüzün bu diyanet de olsa gelişmesini hiç kimse önceleyemez.”
Görmez, İslam dünyasının sahip olduğu servetleri herkesin bildiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
“Bu servetlere İslam dünyası sahipken Myanmar’da, Orta Afrika’da dünyanın her tarafında bırakın Müslümanları herhangi bir çocuğun açlıktan ölmesini, dini mübini İslamı kabul eden bir müminin kabullenilmesi mümkün değildir. Sadece bir İslam ülkesinin sadece petrolden elde ettiği yıllık gelir, 400-500 milyar dolardır. Eğer bunun zekatı çok iyi hesaplanır, zekat siyaseti yeniden kurulur, zekatın yönetimi yeniden tesis edilir, hakkaniyetle ortaya konulursa en azından yeryüzünde açlığı aza indirgemek, açlıktan çocukların ölümünü engellemek mümkün olabilir.”
– “Berkin Elvan gencimize cenabı haktan rahmetler diliyorum”
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Gezi Parkı odaklı olaylar sırasında yaralanan Berkin Elvan’ın hayatını kaybetmesiyle ilgili olarak ise şunları söyledi:
“Hemen yakınımızda, yanıbaşımızda dün hayatını kaybeden bir gencimiz oldu. Berkin Elvan gencimize Cenab-ı Hak’tan rahmetler diliyorum, kederli ailesine sabırlar ihsan ediyorum ve yüce Rabbimden bu topraklarda ve alemi İslam’da hiçbir gencimize, hiçbir ailemize, annemize, babamıza, o tür üzücü hadiselerin yaşatmamasını temenni ediyorum. Yüce Rabbimizden milletimizin fertleri arasında barışı, huzuru, kardeşliği egemen kılmasını niyaz ediyorum.”
https://www.youtube.com/watch?v=ZJNh5hbTNHQ