“Ey îmân edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz, diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O hâlde Allâh’a karşı takvâ sâhibi olun. Şüphesiz Allâh, tevbeyi çok kabûl edendir, çok merhametlidir.”
(Hucurât Suresi, 12.)
“Zandan sakınınız. Çünkü zan (yersiz itham), sözlerin en yalanıdır. Başkalarının konuştuklarını dinlemeyin, ayıplarını araştırmayın, birbirinize karşı öğünüp böbürlenmeyin, birbirinizi kıskanmayın, kin tutmayın, yüz çevirmeyin. Ey Allâh’ın kulları! Allâh’ın size emrettiği gibi kardeş olun…”
Hz. Muhammed (sallallahü aleyhi vessellem)
“ Aklını başına al da, baş kulağını yalana, faydasız sözlere tıka; tıka da “can şehrini” aydınlanmış olarak gör!”
Hz. Mevlâna Celaleddin-i Rumî (k.s.)
Allah’ım, Hz. Muhammed (s.a.v.) ve âline salat eyle, Allah’ım, şeytanın kalbimize attığı arzu, zan ve hasedi; büyüklüğünü anmaya, kudretin hakkında düşünmeye, düşmanlarına karşı tedbir almaya dönüştür. Onun (şeytanın) dilimize akıttığı çirkin ve saçma lafları, bir mü’minin arkasında ettiğimiz gıybeti senin hamdini dile getirmeye, seni çokça övmeye, seni yüceltme çabasına, nimetlerine şükretme gayretine, ihsanını itiraf etmeye, nimetlerini saymaya çevir ya Erhamerrahimin. Âmin…