“Ey îmân edenler! Cuma günün namaza çağırıldığı (ezan okunduğu) zaman, hemen Allah’ı anmaya koşun ve alış verişi bırakın. Eğer bilmiş olsanız, elbette bu, sizin için daha hayırlıdır. Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan isteyin. Allah’ı çok zikredin; umulur ki kurtuluşa erersiniz.”
Cum’a Suresi, 9-10
“Cuma günü olduğunda, melekler ellerinde gümüşten sâhifeler ve altından kalemler olduğu halde mescidlerin kapısında oturur ve mescide ilk gelenden başlamak sûretiyle geliş sıralarına göre bir bir yazarlar. İmam minbere çıktığında sâhifelerini dürerler ve hutbe dinlemek için toplanırlar. İşini gücünü bırakıp namaza ilk gelen bir deve bağışlamış gibi sevap kazanır, ondan sonra gelen bir sığır bağışlamış gibi, ondan sonra gelen bir koyun bağışlamış gibi, bir tavuk, bir yumurta bağışlamış gibi olur.”
Hz. Muhammed (sallallahü aleyhi vessellem) (Dârimî, c.4, s. 468; Nesâî, c. 3, s. 108, Ahmed, Müsned, c. 15, s. 247.)
“ Cuma namazını kılmak, namazı cemaatle kılmak, halka iyilik yapmalarını ve Hakk’ın emirlerini yerine getirmelerini buyurmak, kötülükten sakınmak şarttır. Kötü huylu insanların zahmetlerini çekip sabretmek, bulut gibi halka faydalı olmak gerek. Acınmış ve Allah’ın rahmetine erişmiş ümmetin arasında ol. Ahmet’in (a.s.) sünnetini bırakma, onun emirlerine tamamıyla uy, onun dışına çıkma. Babacığım! İnsanların hayırlısı, insanlara faydası dokunandır. Taş değilsen, taşla, kesekle neden arkadaş oluyorsun?”
Hz. Mevlâna Celaleddin-i Rumî (k.s.) Tahiru’l-Mevlevi, Mesnevî Şerhi – 20883-86
Allah’ım! Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed Mustafâ (s.a.v.)’ya ve âline salât ve selâm eyle. Yâ Rabb! Ümmet-i Muhammed’i her türlü belâ, âfet, musîbet, azap ve gazabından muhâfaza eyle! Rahatlık ve genişlik zamanlarında cümlemizi havf ve recâ hâlinde sabredip ilâhî mükâfatlarına nâil olan bahtiyarlar zümresinden kıl! Gönüllerimize sükûn ve sekînet bahşeyle! Hem îmân ve irfân, hem de gazap ve belâ bakımından karanlık geceler gibi geçen günleri nûrlu, bereketli ve müjdeli sabahlara inkılâb eyle! Ya Erhamerrahimin. Âmîn…