İSLAM’DA İLME VE ALİME VERİLEN ÖNEM
قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الَّذِينَ يَعْلَمُونَ وَالَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ
Zümer 39/ 9
Muhterem Müslümanlar!
İnsanın yaratılış gayesi, Allah’ı tanımak ve O’na ibadet etmektir. Bu da ancak ilim ve eğitim ile mümkün olur. Helal ile haram, iyi ile kötü, yanlış ile doğru, iman ile küfür ve daha niceleri ancak ilim sayesinde birbirinden ayırt edilebilir.
İlk emri “Oku” olan, ilim öğrenmeyi ve öğretmeyi ibadet sayan Yüce dinimiz, “ilim öğrenmek için gayret sarf etmenin kadın-erkek her Müslümana farz olduğunu”[1] beyan ederek bizi ilim öğrenmeye teşvik etmektedir. Allah Teala, cahilliğe karşı adeta savaş açan kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de “Sakın cahillerden olma”[2] ve “Cahillerden yüz çevir”[3] “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”[4] buyurmuş, Peygamberimiz (s.a.v) de “Allah kime hayır dilerse onu din ilminde derinleştirir, fakih kılar.”[5] buyurarak ilmin ve alimin önemine işaret etmiştir.
Peygamberimiz (s.a.v) Efendimiz’in Mescidi Nebi’nin bir bölümünde “Suffa” adıyla bir ‘okul’ tesis etmesi, Bedir savaşındaki esirleri on Müslüman çocuğa okuma-yazma öğretme şartıyla serbest bırakması, O’nun ilme ve alime verdiği önemi açık bir şekilde göstermektedir.
“Allah‘tan gerektiği şekilde ancak ilim sahiplerinin korkacağını”[6] ifade eden Yüce Rabbimiz “Ey Rabbim, benim ilmimi artır”[7] diye dua etmemizi isterken. “iman edenlerle, ilme nail olanların derecelerini Allah’ın yükselteceğini”[8]haber vermektedir. Cenab-ı Hakk’ın “Hikmet ve ilim ile daima Rabbinin yoluna çağır”[9] emrinden dolayı “Başkalarını hidayete çağıran kimseye kendisine uyanların sevabı gibi sevap verilir. Bununla beraber O’na uyanların sevabından da hiç bir şey eksilmez.”[10] buyuran Rasulullah Efendimiz (s.a.v), alimlere şu müjdeyi de vermiştir. “Bir alimin abide üstünlüğü, benim size olan üstünlüğüm gibidir. Allah Teala ve melekleri gökler ve yer halkı hatta yuvasındaki karınca ve (denizlerdeki) balıklara varıncaya kadar her şey, insanlara, hayır ve iyilikleri öğretenlere rahmet diler, istiğfar ve dua ederler.”[11] Hz. Ali (r.a.)‘nin “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” sözüne uygun olarak alimlerin kıymetini idrak eden yüce şahsiyetlerden Yavuz Sultan Selim, hocası İbn-i Kemal’in atının ayağından kaftanına sıçrayan çamuru “şeref” olarak kabul etmiş, vefatından sonra bu kaftanın sandukasının üzerine örtülmesini emretmiştir.
Aziz Müslümanlar !
“İlmin yok olmasını, cehaletin kökleşmesini, içki içilmesini, zinanın çoğalmasını kıyametin alametlerinden”[12] sayan Peygamber Efendimiz (s.a.v), “İlim Mü’minin kaybolmuş malıdır. Onu nerede bulursa almaya en layık olan odur”13, “Kim ilim için yola çıkarsa Allah ona cennetin yolunu kolaylaştırır.”14 “İlim tahsil etmek için yolculuğa çıkan kimse, evine dönünceye kadar Allah yolundadır.”15 “Bir kimse İslâm’ı ihyâ edip yaşatmak için ilim tahsil ederken ölürse, onunla peygamberler arasında sadece bir derece vardır”16 buyurarak ilim öğrenmenin gerekliliğini ve faziletini bildirmiştir.
O halde biz de ilim öğrenmeye ve ilim adamlarına büyük önem verelim. Kalkınmanın ve gelişmenin altın kuralının bilim ve teknolojiye, bilim adamlarımıza ve öğretmenlerimize değer vermek olduğunu hiçbir zaman unutmayalım. Eğitime ve öğrencilerimizin iyi yetişmesine bütün gücümüzle destek olalım.
[1] İbn Mace, İlim, 17; Taberani, el-Mu’cemü’l-kebir, c.10, s.195; Beyhaki, Şuabü’l-İman, c. 2, s.253.
[2] En’am 6/ 35.
[3] A’raf 7/199.
[4] Zümer 39/ 9.
[5] Buhârî, İlim 10, Humus 7, İ’tisâm 10; Müslim, İmâre 175, Zekât 98, 100.
[6] Fatır 35/28.
[7] Taha 20/ 114.
[8] Mücadele 58/11.
[9] Nahl, 16/125.
[10] Müslim, İlim 16.
[11] Ebû Dâvûd, İlim 1; Tirmizî, İlim 19.
[12] Buhari, İlim 19.13 Tirmizi, İlim 19;İbn Mace Zühd 15.14 Müslim, Zikr 39.15 Tirmizî, İlim 2.16 Dârimî, Mukaddime 32.