Arif Etik
Arif Etik Hoca
(1911-1992)
1911 yılında Erzurum/Hınıs’ın Hacılar köyünde dünyaya geldi. Babası Hacı Efendi, annesi Hatice Hanım’dır. Rus işgali ve Ermeni mezâlimi sebebiyle daha beş-altı yaşlarında iken ailesi ile birlikte Konya’ya hicret etti. Uzun yıllar Kalecik Mahallesi’nde bir evde yaşadılar. İlkokulu, Gazi Mustafa Kemal İlkokulu’nda bitirdi. Ağabeyi Abdurrahman Etik‘te aynı mahalle halkındandı.
Gençlik yılları, işten işe koşarak ve çalışarak geçti. İlahî bir sevk-i tabii ile kitapçılığa başladı. Önce seyyar, sonra da yerleşik olarak İplikçi Camii köşesinde, daha sonra da eski İş Bankası karşısındaki dükkânında kitapçılık yaptı. Kitapçılık onun hayatında bir dönüm noktası idi. Onun dükkânı, Konya münevverlerinin buluşma ve sohbet yeri idi. Durmadan okuyordu. Önce Farsça’ya başladı. Mesnevî’yi, defalarca aslından okudu. Arkasından şarkın diğer klasikleri geldi.
Arif Etik, Kalecik Mahllesi’nde oturduğu sıralarda Makbule Hanım’la evlendi. Bu evlilikten Eşref ve Enver adında iki oğlu, Hüsniye isminde bir kızı oldu. Aile daha sonra Sultanşah Cadde-si’ndeki evlerine taşındı.
Deha derecesinde bir zekâya ve lisan öğrenme yeteneğine sahipti. Farsça’dan sonra, okuyup yazacak kadar Arapça öğrendi. Arapça ile ilgili kitaplar yazdı. İmam Hatip Okulu’nda hem Arapça, hem de Farsça okuttu.
Meramını anlatacak kadar İngilizce’ye, eser verecek kadar Klasik Türk Musikisi’ne vâkıftı. Merhumun sohbetlerine doyum olmazdı. Nev-i şahsına münhasır insanlardan birisi idi. Hususi toplantılarda, ilahiler, kasideler ve Mevlid-i Şerifer okurdu.
Dersleri zevkle takip edilirdi. Ba-zan dersi olduğu yerde keser, tahtaya Farsça beyitler ve hikmetli sözler yazardı. Şark klasiklerinden binlerce beyit ezberinde idi. Bazen de duyulmadık hikmetli fıkralar anlatırdı. O gerçekten adı gibi ârif bir insandı. Ârifane ve zarifâne sözleri çoktu. Adamın birisi, Mesnevi’den müstehcen gibi gözüken bazı hikayelere takılınca, Mevlâna ve Mesnevi aleyhinde konuşma cüretini gösterir. O şahsa verdiği cevap müthiştir:
“- Mesnevi bir saraydır! Bir sarayda nadide salonlar, odalar, içi çeşit çeşit yiyeceklerle dolu kilerler, mutfaklar ve antika eşyalar bulunur. Tabiatıyla saraylarda tuvaletler de bulunur. Sen sinek gibi vızıldaya vızıldaya uçmuş ve doğru tuvaletin deliğini bulmuşsun!
Sonra Mevlâna herkesin idrakine göre söyler. Senin idrakin ancak bu kadar olduğu için, Mesnevî’de o kadar güzellikleri görmeyip, bir kaç hikayeye takılmışsın!”
Arif Etik Hoca’nın:
Kolay Arapça (Konya 1961), Notalarıy-la İlahiler (Kazım Etik/ ile birlikte Konya 1960), Ferheng-i Farisi (İstanbul), Mevlâna’da Manevî Görüş (İstanbul 1964), Şems ve Mevlâna (İst. 1982) gibi eserleri vardır.
Onun asıl eserleri yetiştirdiği talebeleridir.
Merhum, Haki Efendi ile yakın dosttu. Fahri Efendi ve Hacı Veyiszade Hoca’mıza büyük saygı ve muhabbeti vardı. Fahri Efendi için, “Fahri Efendi, gerçekten içi mücevher dolu bir çekmeceydi ve açılmadan gitti.”. derdi. Döneminin değerlerini yakinen tanıdı.
Arif Etik Hoca, 12 Aralık 1992 tariinde vefat etti, talebelerinin ve sevenlerinin katıldığı kalabalık bir cemaatle Musalla Kabristanı’nda toprağa verildi.
Arif Hoca, uzun yıllar Farsça derslerimize girdi.
KAYNAKLAR
İhsan Kayseri, Arif Etik, Konya 2008, s. 2-4.
Halit Güler – M. Ali Uz, Konya İmam Hatip Okulu İlk Mezunları, Konya 2005, s.41-42