Muhterem Müslümanlar!
Şüphe yok ki âile, bu dünya hayatında insan için çok önemli bir huzur, sükûn cenneti, manevî güç ve mutluluk merkezidir. Âile, aynı zamanda millî özellik ve dînî güzelliklerin hafızası, fert ve toplum kültürünün değeri ölçülmez bir hazinesidir. Evlenmek, yeni bir yuva kurmak, sorumluluk üstlenmek ve ciddî bir hayat imtihanına tâbi tutulmak demektir. Çünkü, huzurlu bir geçimin sağlanması, çeşitli ihtiyaçların helâlinden karşılanması, bu uğurda karşılaşılan güçlüklerin paylaşılması, karşılıklı hakların gözetilip sorumlulukların yerine getirilmesi gibi konularda, gereken tedbirlerin alınması, eşlerin görevidir.
Evlilik, kadınla erkeğin birbirleriyle uyuşma ve anlaşmasına dayanan nikâh akdi ile başlar, karşılıklı sevgi, saygı, şefkat, merhamet, sadâkat ve güvenle devam eder. O halde, bu hasletlerin güzelce korunması gerekir. Bakınız Yüce Allah, evlenmenin nasıl bir lütuf olduğunu, Kur’an-ı Kerim’de şöyle açıklamaktadır:
“Kendileri ile huzur ve sükûn bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda büyük bir sevgi ve merhamet var etmesi de, O’nun (varlığının ve birliğinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda, düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”(1)
Allah’ın rahmet ve hikmetinin bir gereği olan evlilik, eşlerin hayatını sükûnete, gönüllerini huzura erdirir. İnsanî duygularını geliştirir ve onları, evliliğin asıl hikmetine ulaştırır. Yüce Allah da onlara, sevgi ve şefkatle büyütüp beslemeleri için, çocuklar ihsan eder. Bilgili, görgülü ve faydalı birer insan olarak yetiştirilen o çocuklar, ana baba için en büyük mutluluk ve mükâfat vesilesi olurlar.
Değerli Mü’minler!
Evlenme akdine nikâh, feshine de boşanma denmektedir. Boşanmak, dinimize göre helaldir. Ancak evli insanlar, mecbur kalmadıkça boşanmaya asla razı olmazlar. Evliliğin oyuncak değil, çok ciddi bir iş olduğunu bilirler. Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.) şöyle buyurmuşlardır: “Allah katında en sevimsiz helal, boşamaktır.”(2)
Öyle ise boşanma, eşler arasındaki güzel duygulardan ve karşılıklı güvenden bir eser kalmadığı zaman düşünülebilir. Ancak İslâm dini, bu noktaya gelmiş olan eşlere, kendi yakınlarından birer hakem tayin etmelerini, bundan da olumlu bir sonuç alamazlarsa, o zaman boşanma yoluna gidebileceklerini belirtir. Çünkü eşler arasındaki bağlar artık çözülmüş, evlilik çekilmez olmuş ve boşanmak zorunlu hâle gelmiştir. Böyle bir zorunluluk bulunmadan boşanmak, yukarıda belirttiğimiz nimet ve lütuflardan mahrum kalmak ve çocukları da yalnızlığa terk etmek demektir. Buna da hiçbir vicdan razı olamaz.
Hutbemi, eşlerin arasını açmaya çalışmanın nasıl bir vebal olduğunu bildiren bir hadis-i şerif meâli ile bitiriyorum: “Eşlerin arasını bozan bizden değildir.”(3)
Tüm âilelere huzur ve esenlik dolu günler diliyorum.
_____________________________
[1-Rûm, 21.
2- Ebû Davûd, Sünen, Talak 3, II, 632, H. No: 2178).
3- Ahmed b. Hanbel, II, 397.