“ Size verilen şey, yalnızca dünya hayatının geçimliğidir. Allah’ın yanında bulunanlar ise daha iyi ve daha süreklidir. Bu mükâfat iman edenler ve Rablerine dayanıp güvenenler içindir. Onlar, büyük günahlardan ve hayasızlıktan kaçınırlar; kızdıkları zaman da kusurları bağışlarlar. Yine onlar, Rablerinin davetine icabet ederler ve namazı kılarlar. Onların işleri, aralarında danışma iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da harcarlar. ”
(Şura Suresi, 36, 37, 38.)
“ Size iyilik yapanlara karşı iyilik yapmak, fenâlık yapanlara da fenâlık yapmak meziyet değildir. Asıl meziyet, size fenâlık yapanlara karşı aynı şekilde mukâbelede bulunmayıp iyilik yapabilmektedir.” ”
Hz. Muhammed (sallallahü aleyhi vessellem)
“ Senin bir saman çöpü kadar değer vermediğin yıkık gönül, arştan da üstündür, kürsüden de, levhden de, kalemden de. Hor bile olsa gönlü hor tutma, o horluğu ile gene de pek üstündür. Yıkık gönül Allah’ın baktığı varlıktır. Onu yapan can ne kutludur. Kırılmış, iki yüz parça olmuş gönlü yapmak Allah katında hacdan da, umreden de değerlidir”
Hz. Mevlâna Celaleddin-i Rumî (k.s.)
Allah’ım, Hz. Muhammed (s.a.v.) ve âline salat eyle ve zarar verdiğim veya incittiğim, zulmettiğim veya zulme uğramasına sebep olduğum ve böylece hakkını zayi ettiğim veya hakkını almasına engel olduğum kullarını bol ihsanınla benden razı et ve eksiksiz olarak katından haklarını ver. Ve Senden taşıması bana çok güç olan günahlarımı kaldırmanı istiyor, ağırlığı altında ezildiğim sürçmelerime karşı yardımını diliyorum Allah’ım. Âmin…