İSLAM’DA ÇALIŞMA

Muhterem Müslümanlar!

Kainattaki bütün varlıklar, hareket halindedir. Her varlığın bir hareket düzeni vardır. Bu düzenli hareketler, onların birer varlık olduğunu gösteren en belirgin özelliklerdir. Şüphesiz bu gerçek, Yü­ce Yaratıcının kainatta kurduğu çok anlamlı ve bütün varlıkların uyması gereken bir düzen, bir çalışma kuralıdır.

İnsan ise, daha hareketli olması gereken bir varlıktır. Çünkü tembellik, ona hiç yakışmamaktadır. Aslında onun, başkalarına muhtaç olmaması ve onurlu bir şekilde hayatını sürdürebilmesi için, mutlaka çalışması gerekir. Nitekim Kur’an-ı Ke­rim, insanın çalışmadan bir şey elde edemeyeceği­ni ve çalışmasının karşılığını da her iki dünyada göreceğini şöyle vurgulamaktadır: “İnsan için an­cak çalıştığı vardır. Onun çalışması şüphesiz görü­lecektir. Sonra ona karşılığı eksiksiz verilecektir.”(1)

Aziz Müminler!

Dünya hayatı, bir imtihandır. Bunun için Yüce Allah, insanlara O’nu tanıyıp ibadet etme, maddî ve manevî açıdan yeryüzünün imar ve ıslahına ça­lışma görevi vermiştir. Bu da ancak çalışmakla mümkündür. Bu nedenle yüce dinimiz İslâm, ça­lışmamızı ve geçimimizi, kendi elimizin emeğiyle sağlamamızı emretmiş, helâlinden kazanmayı farz kılmış ve bu uğurda çekilen her sıkıntıyı, bir kısım günahlara kefaret saymıştır. Bunun yanında çalış­ma güç ve imkanına sahip iken, tembellik gösterip çalışmamayı ve başkalarına yük olmayı da caiz görmemiştir.

Bu konuda Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Sizden birinizin ipini alıp dağa gitmesi, sırtına bir bağ odun yüklenip getirerek onu satması, böylece onun onurunu Al­lah’ın koruması, diğer insanlardan bir şeyler di­lenmesinden daha hayırlıdır.”(2)

Yine Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “İnsan, elinin emeğinden daha hayırlı bir lok­ma yememiştir. Allah’ın elçisi Davûd (a.s.) da, kendi elinin emeğini yerdi.”(3)

Değerli Mü’minler!

O halde; Yüce Allah’ın bize ihsan ettiği yetenekleri, güzelce değerlendirelim. Çalışıp kazan­manın insanı mutlu kılacağını, tembelliğin ise mutsuzluğun kaynağı olacağını unutmayalım. Ma­lımızı helalinden kazanıp, ölçülü harcamalar ya­palım. Çalışmak, üretmek isteyene de yardımcı olalım. Üretmeden tüketen bir toplum olmayalım.

Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in şu veciz duasıyla bitiriyorum: “Allah’ım sıkıntı ve hüzünden, acizlikten, tembellikten, korkaklıktan ve pintilikten, insanların kahrından sana sığınırım.”(4)

_____________________________
1-Necm, 38-39.

2-Buhârî,Zekat, 10.

3- Riyazü’s-Salihin Tercemesi, I/569)

4-et-Tâc, 5/113.

Paylaşabilirsiniz...