MUHARREM AYI VE FAZİLETİ

25 Ekim 2014 Cumartesi günü, Hicrî 1436 yılının ilk ayı olan Muharrem’in ilk günüdür.

MUHARREM AYI VE FAZİLETİ:

Muharrem ayı, Allah’ın ayıdır:

“Şehrullahi’l-Muharrem” olarak meşhur olan, yani “Allah’ın ayı Muharrem” olarak bilinen Muharrem ayı, ilahi bereket ve feyzin, Rabbani ihsan ve keremin coştuğu ve bollaştığı bir aydır.

Muharrem ayı, haram aylardandır:

Muharrem ayı, içerisinde İslâm’ın ilk yıllarında savaşmanın haram kılınmış olduğu dört haram aydan biridir. Rabbimiz buyuruyor:

اِنَّ عِدَّةَ الشُّهُورِ عِنْدَ اللّٰهِ اثْنَا عَشَرَ شَهْرًا ف۪ي كِتَابِ اللّٰهِ يَوْمَ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ مِنْهَآ اَرْبَعَةٌ حُرُمٌۜ ذٰلِكَ الدّ۪ينُ الْقَيِّمُ فَلَا تَظْلِمُوا ف۪يهِنَّ اَنْفُسَكُمْ وَقَاتِلُوا الْمُشْرِك۪ينَ كَآفَّةً كَمَا يُقَاتِلُونَكُمْ كَآفَّةًۜ وَاعْلَمُوٓا اَنَّ اللّٰهَ مَعَ الْمُتَّق۪ينَ ﴿﴾

“Muhakkak ki ayların sayısı, Allah Teâlâ’nın indinde, Cenâb-ı Hakk’ın kitabında gökleri ve yeri yarattığı günden beri on ikidir. Bunlardan dördü haram olanlardır. İşte bu, doğru bir hesaptır. Artık o aylarda nefislerinize zulmetmeyiniz.” (et-Tevbe, 9/36)

Cenâb-ı Hakk’ın “Onlardan dördü haram olanlardır” ifadesi hakkında, âlimler bu dört aydan üçünün, yani Zilkade, Zilhicce ve Muharrem’in ardı ardına, Receb ayının ise bunlardan ayrı tek başına olduğu hususunda ittifak etmişlerdir.

Ayrıca Veda haccı esnasında Efendimiz Mina’da irad ettiği hutbe de buna delildir: “İşte zaman, hakikaten Allah Teâlâ’nın gökleri ve yeri yarattığı günkü şekliyle akıp gitmektedir. Yıl on iki aydır. Bunlardan dördü haramdır ki; üçü birbirinin ardınca gelen Zilkade, Zilhicce, Muharrem, biri de Cemaziyelahir ile Şaban arasındaki Recep’dir.” (Buharî, Tefsiru Sure, 9)

“Ayetteki “hurum” kelimesi, “O aylarda işlenen günah daha fazla cezayı, itaat da, daha fazla sevabı gerektirir” manasındadır. Araplar bu aylara son derece hürmetkâr davranıyorlardı. Hatta onlardan biri, bu aylarda, babasının katiliyle karşılaşsa, ona saldırmazdı.

Buna göre şayet, “Zaman dilimleri aslında hep birbirinin aynıdırlar. Öyleyse bu ayırımın sebebi nedir?” denilirse, biz deriz ki: Böyle bir şey, şeriatlarda tuhaf görülmemiştir. Çünkü bunun misalleri pek çoktur. Baksana Allah Teâlâ, haram beldeleri, daha fazla hürmet edilmesini emrederek, diğer beldelerden; cuma gününü, daha fazla saygı gösterilmesini emrederek haftanın diğer günlerinden; Arafe gününü, o güne has kıldığı hususi bir ibadet ile (vakfe ile) diğer günlerden; Ramazan ayını, onda oruç tutulmasını farz kılarak diğer aylardan; günün bazı saatlerini, onlarda namaz kılmayı farz kılarak (diğer saatlerden); bir geceyi (yani Kadir gecesini) diğer gecelerden ve bazı insanları da, onlara risâlet hil’ati giydirerek diğer insanlardan ayırmıştır. Bunlar açık ve malum misaller olduğuna göre, bazı aylara daha fazla hürmet (haramlık-saygı) verilmesinde tuhaf görülecek bir şey yoktur.

Sonra biz diyoruz ki, “Allah Teâlâ’nın, bu vakitlerde yapılan itaat ve ibadetlerin, nefsin temizlenmesinde ve yine bu vakitlerde yapılan isyan ve günahların, nefsin kirlenmesinde daha müessir ve daha ileri olacağını bilmesi uzak bir ihtimal değildir.

Hz. Peygamber (s.a.s.)’e, “Hangi oruç daha faziletlidir?” diye sorulduğunda o, “Ramazan ayı orucundan sonra, en efdal oruç, Allah’ın ayı olan Muharrem’de tutulan oruçtur” buyurmuştur. Yine O (s.a.s.) “Kim, Allah’ın haram aylarından bir gün oruç tutarsa, onun oruç tuttuğu her güne karşılık otuz gün (oruç) sevabı verilir” buyurmuştur.” (F.Râzî, Tevbe sûresi 36. âyetin tefsiri)

Fecr suresinde Muharrem ayına işaret vardır:

Bazı müfessirler Fecr suresinde “Andolsun fecr’e. Ve on geceye.” (el-Fecr, 89/1-2) ayetlerinde geçen fecr’den maksadın Muharrem ayının fecri, “on gece”den maksadın da Muharrem ayının aşura gününe kadar geçen geceler olduğunu söylemişlerdir.

Allah bu fecre yemin etmiştir. Zira bu fecir, her yılın ilk fecridir ve bu esnada, hacc, oruç, zekât gibi, yıldan yıla tekrarlanan pek çok hususlar meydana gelir ve yine gökteki ayın hesaplarına yeniden başlanır. Bir haberde de, “Allah katında ayların en büyüğü Muharrem ayıdır” diye varit olmuştur. İbn Abbas (r.a)’ın da, “Yılın fecri, Muharrem’dir” dediği rivayet edilmiştir. Böylece İbn-i Abbas (r.a), Muharremin tamamını bir fecr saymıştır. (F.Râzî, Fecr suresi tefsiri)

Aşura günü Muharrem ayındadır:

Âşura Günü ise Muharrem’in 10. günüdür. Âşura Gününün Allah katında ayrı bir yeri vardır. Bugünde Cenâb-ı Hak on peygamberine on çeşit ikramda bulunmuş ve kutsiyetini arttırmıştır. Bu günlerde oruç tutmak çok faziletlidir.

(Ebû Katâde) dedi ki: “Aşura günü oruç tutma(nın hükmü) hakkında soruldu. (Rasûlullah): ‘(Bu oruç) geçen senenin günahlarına keffâret olur.’ buyurdular.” (Müslim, Sıyâm 20)

Muharrem ayında oruç tutmanın fazileti:

Muharrem ayında yapılacak en faziletli amellerden birisi de bu ayda bol bol oruç tutmaktır.

Bu ayda oruç tutmanın fazileti hakkında varit olan hadislerden bazıları şu şekildedir:

عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ-رضى الله عنه قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم: أَفْضَلُ الصِّيَامِ بَعْدَ رَمَضَانَ شَهْرُ اللَّهِ الْمُحَرَّمُ وَأَفْضَلُ الصَّلاَةِ بَعْدَ الْفَرِيضَةِ صَلاَةُ اللَّيْلِ.

Ebû Hureyre (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Ramazan (orucun)dan sonra en faziletli oruç, ‘Allah’ın ayı’ olan Muharrem(‘de tutulan oruçtur.) Farz (namazdan) sonra en faziletli namaz gece ise namazıdır.” (Müslim, Sıyâm 38)

Tüm aylar kendisine ait olduğu halde Peygamberimiz’in hadisinde bu ay Allah (c.c.)’ya özellikle nispet edilmiştir. Bu ise bu ayın yüceliğine işaret etmek içindir. Zira her şerefli şey O’na yani Allah’a nispet edilir.

Muharrem ayının “Allah’ın ayı” diye isimlendirilmesinin hikmeti hakkında bazı âlimler: “Çünkü bu ay haram aylardandır. Senenin ilk ayıdır. Bu nedenle Allah (c.c.) kendisine izafe ederek özel kılmıştır. Nebi (s.a.v.)’den, diğer aylar hiçbirini Allah’a nispet ettiği varit olmamıştır.” demişlerdir. Bir kısım âlimler ise, bu ifadenin bu aydaki oruca işaret etmek için kullanıldığını söylemişlerdir.

Bu hadisin açılamasında İmam-ı Gazali: “Muharrem ayı Hicrî senenin başlangıcıdır. Böyle bir yılı oruç gibi hayırlı bir temele dayamak daha güzel olur. Bereketinin devamı da daha fazla ümit edilir” demektedir.

عَنْ عَلِىٍّ قَالَ سَأَلَهُ رَجُلٌ فَقَالَ أَىُّ شَهْرٍ تَأْمُرُنِى أَنْ أَصُومَ بَعْدَ شَهْرِ رَمَضَانَ قَالَ لَهُ مَا سَمِعْتُ أَحَدًا يَسْأَلُ عَنْ هَذَا إِلاَّ رَجُلاً سَمِعْتُهُ يَسْأَلُ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- وَأَنَا قَاعِدٌ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَىُّ شَهْرٍ تَأْمُرُنِى أَنْ أَصُومَ بَعْدَ شَهْرِ رَمَضَانَ قَالَ « إِنْ كُنْتَ صَائِمًا بَعْدَ شَهْرِ رَمَضَانَ فَصُمِ الْمُحَرَّمَ فَإِنَّهُ شَهْرُ اللَّهِ فِيهِ يَوْمٌ تَابَ اللَّهُ فِيهِ عَلَى قَوْمٍ وَيَتُوبُ فِيهِ عَلَى قَوْمٍ آخَرِينَ

Ali (r.a.)’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Bir kimse kendisine sordu ve: “Ramazan ayından sonra hangi ay(da) oruç tutmamı emredersin?” dedi. (Ali) ona şöyle dedi: “Bu (mevzu) hakkında soran bir kimse işitmedim. Ancak ben otururken bir adamı Rasûlullah (s.a.v.)’e şöyle sorarken işittim: “Yâ Rasûlallah! Ramazan ayından sonra hangi ay(da) oruç tutmamı emredersin?” (Rasûlullah) şöyle buyurdu: Ramazan ayından sonra oruç tutacaksan, Muharrem (ayında) tut. Zira o, Allah’ın ayıdır. Onda bir gün vardır ki, o (günde) Allah bir kavmin tevbesini kabul etti ve başka bir kavmi de bağışlayacaktır.” (Tirmizî, Savm 40)

عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ جَاءَ رَجُلٌ إِلَى النَّبِىِّ -صلى الله عليه وسلم- فَقَالَ أَىُّ الصِّيَامِ أَفْضَلُ بَعْدَ شَهْرِ رَمَضَانَ قَالَ « شَهْرُ اللَّهِ الَّذِى تَدْعُونَهُ الْمُحَرَّمَ ».

Ebû Hureyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Bir adam Nebi (s.a.v.)’e geldi ve: “Ramazan ayından sonra hangi oruç daha efdaldir?” dedi. (Rasûlullah): “Muharrem dediğiniz Allah’ın ayı(nın orucu)dur.” buyurdu. (İbn-i Mâce, Sıyâm 43)

حدثني أهبان بن امرأة أبي ذر قال : سألت أبا ذر قلت أي الرقاب أزكى وأي الليل خير وأي الأشهر أفضل فقال أبو ذر سألت رسول الله صلى الله عليه و سلم كما سألتني وأخبرك كما أخبرني قلت يا رسول الله أي الرقاب أزكى وأي الليل خير وأي الأشهر أفضل قال لي أزكى الرقاب أغلاها ثمنا وخير الليل جوفه وأفضل الأشهر شهر الله الذي تدعونه المحرم

Ebû Zerr’in hanımının oğlu Uhbân’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Ebû Zerr’e sordum. Dedim ki: “(Azat etmek için) kölelerin hangisi daha efdaldir? Gecenin hangi (vakti) daha hayırlıdır? Ayların hangisi daha faziletlidir?” Ebû Zerr şöyle dedi: “Bana sorduğun gibi Rasûlullah (s.a.v.)’e sordum. Onun bana haber verdiği gibi de sana anlatacağım. Dedim ki: ‘Yâ Rasûlallah! (Azat etmek için) kölelerin hangisi daha efdaldir? Gecenin hangi (vakti) daha hayırlıdır? Ayların hangisi daha faziletlidir?’ Bana şöyle buyurdu: (Azat etmek için) kölelerin en efdali, fiyat bakımından en pahalı olanıdır. Gecenin en hayırlı (vakti) ortasıdır. Ayların en faziletlisi ise ‘Muharrem’ dediğiniz Allah’ın ayıdır.” (Nesâî, es-Sünenu’l-Kubrâ, Menâsik 283, c.4, s.233, h.no:4202)

عن ابن عباس قال : قال رسول الله صلى الله عليه و سلم : من صام يوما من المحرم فله بكل يوم ثلاثين حسنة

İbn-i Abbâs (r.anhumâ)’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her kim Muharrem (ayın)dan bir gün oruç tutarsa, o (kimse) için her bir güne karşılık otuz hasene (sevap, iyilik) vardır.” (Taberânî, Kebîr, c.5, s.267, h.no:10919)

Muharrem ayı hicrî takvimin ilk ayıdır:

Muharrem ayı, Hicri yılbaşının Muharrem ayının birinci günüyle başlaması hasebiyle de Müslümanlar açısından önemlidir. Hicretten 17 yıl sonra Hz. Ömer’in halifeliği döneminde Hz. Ali’nin teklifiyle hicrî takvimin başlangıcı olarak kabul edilmiş ve Muharrem ayı da bu takvimin ilk ayı olmuştur.

* * * * * * * *

Peygamberimiz (s.a.v.)  mü’minin aile efradına Aşure Günü’nde her zamankinden daha çok ikramda bulunmasını tavsiye etmiştir Bir Hadis-i Şerifte de şöyle buyrulur: “Her kim Aşure Günü’nde ailesine ve ev halkına ikramda bulunursa; Cenab-ı Hak ta senenin tamamında onun rızkına bereket ve genişlik ihsan eder.”  

Bu mübarek Muaharrem ayında imkanlarımız ölçüsünde fakir, yoksul ve ihtiyaç sahiplerine yardımda bulunmayı ihmal etmeyelim. Onların hayırlı ve makbul dualarını almaya gayret gösterelim. Onları sevindirelim ki Cenabı Allah ta hem bu dünya da hem de ahirette bizleri sevindirsin.  

Yeni bir yıla bizleri kavuşturan Yüce Allah’a hamd etmek, Ona şükretmek hepimizin birinci görevi olmalıdır.Geçmiş yılların muhasebesini yapalım.Günahlarımıza tevbe ve istiğfar edelim.Yapmış olduğumuz hataları düzeltelim.Geleceğe daha iyi bir şekilde hazırlanmaya çalışalım.

Cenab-ı Allah hicri 1435. yılı milletimize, devletimize, İslam Alemine ve bütün insanlığa hayırlara vesile kılsın. Tüm mümin kardeşlerimizin yeni hicri yılını tebrik eder, daha nice yıllara sağlık, selamet ve kardeşlik duyguları içerisinde kavuşmayı Yüce Allah tan niyaz ederiz.

* * * * * * * *

Muharrem’in 1’inde (Senenin Birinci Günü) Okunacak Duâ

Senenin birinci gününde üç defa okunacakdır:


Muharrem Ayının Birinci ve Onuncu Günleri Okunacak Duâ

Her kim Muharrem ayının birinci ve onuncu Aşû-ra günleri sabahleyin üç kere bu duâyı okursa Allah Zü’l-celâl Hazretleri’nin o kimseyi tâ gelecek senenin Muharrem ayına kadar cemî’ belâlardan emîn ve muhafaza buyuracağı rivâyet olunmaktadır.

10 Muharrem’de Yedi Defa Okunacak Duâ

Yetmiş defa:

‘dan sonra

Aşûra Gününün Faziletleri

Rubeyyı’ binti Muawiz -radıyallahu anha-nın rivâyet etdiğine göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Ensârın köylerine Aşûre Günü kuşluk zamanı haber gönderdi ve: “Her kim sabahleyin iftar etdiyse günün geri kalanını imsak etsin, yani bir şey yemesin, her kim oruca niyyet etdi ise orucunu tamamlasın.” (1) buyurdu.

Rubeyyı’ -radıyallahu anha- der ki, biz artık Resûlullah’ın bu emrinden sonra Aşûra gününün orucunu tutardık ve küçük çocuklarımıza da tuttururduk ve onlarla mescide girerdik ve çocuklarımıza boyalı yünden oyuncak verirdik, bunlardan yemek için ağlayan olursa iftar vakti erişinceye kadar bu oyuncaklarla eğlendirirdik.” (2)

Bakınız, Zaman-ı Saadette, Sadr-ı İslâmda müs-lüman evlâdlarına namaz ve oruç gibi ibâdetlere tâ küçükten alışdırmağa nasıl dikkat edilmiştir!
Çocukların oruç tutmaları hakkında cumhûr ulemaya göre bulûğa ermeyen çocuklara oruç vâcib değildir, müstehabdır demişlerdir. İmam-ı Şâfi’î’ye göre çocuğun oruç tutmağa kudret-i bedeniyyesi olursa alışdırmak için oruç emir olunur. Yaş haddini de yedi veya on yaş olarak ta’yin etmiştir. İshak’a göre oruç oniki yaşında emrolunur. Ahmed bin Hanbel’e göre ise on yaşında emir olunur.

Evzâî de: Çocuğun kuvve-i bedeniyyesine zaaf ârız olmaksızın üç gün üst üste oruç tutturulursa müstehab olur, demiştir.

Sarih ulemâya göre çocukların ibâdete alıştırılmaları için bu müstahsen addedilmiştir. Ve bunların vesile-i hayr ve bereket olacağını kabul etmişlerdir.

Şu kadar ki bu, neşv ü nemâ çağında olan çocuğun kuvve-i bedeniyyesine zaaf îrâs etmemek şartına bağlıdır. Çünkü sağlam mükellefe bile seferde meşakkatine binaen iftara müsaade edilmişdir. Allah’ın:

“Allah sizin için kolaylık diler, sizin için zorluk dilemez. ” (3) buyurduğu da unutulmamalıdır.

Buhârî’nin İbn-i Abbas -radıyallahu anhüma-dan rivâyet ettiğine göre: Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Medine’yi teşrif buyurdukları vakit yahûdilerin Aşûra günü oruç tuttuklarını gördü ve:
“-Bu ne orucudur?” diye sordu. Onlar da cevâben:
– Bu gün iyi bir gündür. Bu gün Allah -azze ve cell-Benî İsrâîl’e düşmanlarından necât verdiği bir gündür; yani Fir’avn’ın şerrin’den kurtulduğumuz gündür, dediler, Resûlullah da:
” – Biz Musa’ya sizden daha yakın bulunuyoruz, buyurdu ve Mekke’deki gibi o gün oruç tutdu ve o günün oruç tutulmasını emir buyurdu. ” (4)

Aşûra orucu hakkındaki fıkhî hükme gelince: Bu orucun vâcib değil sünnet olduğuna ulemânın ittifakı vardır. Yalnız ibtidâ-i islâmdaki hüküm hakkında ihtilâf edilmiştir. Bu oruç İmam Ebû Hanîfe’ye göre vâcibdi. İmâm-ı Şafiî’den gelen iki rivâyetin meşhuruna göre âşura orucu ilk teşrî’ buyurulduğu zamandan berî kat’ıyyen vâcib olmayıp sünnet olarak devam edip geldiğidir. Şu kadar ki müekked bir sünnettir. Ramazan orucu farz kılındıktan sonra âşûra orucu müstehab olmuştur.

Bu günün faziletleri cümlesinden olarak, Allah’ın, Âdem -aleyhisselâm-ın tevbesini bu günde kabul ettiği ve Âdem’in bu günde ‘Safiyyullah’ olduğu, İdris -aleyhisselâm-ın yüce bir mekâna bu günde ref olunduğu, Nuh’u gemiden bu günde çıkardığı, İbrahim’i ateşten bu günde kurtardığı, Tevrat’ı Musa -aleyhisselâm-a bu günde indirdiği, Yûsuf’u zindandan bu günde kurtardığı, Ya’kub’un gözlerinin bu günde iade olunduğu, Eyyûb’un bu günde şifâya ka-vuşduğu, Yûnus’un balığın karnından bu günde kurtulduğu, Kızıldeniz’in Benî İsrail’e bu günde yarılıp geçtikleri ve kurtuldukları, Dâvûd -aleyhisselâm-ın bu günde mağfiret olunduğu, Süleyman’a bu günde mülk ve saltanat verildiği ve Muhammed -aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm-ın geçmiş ve gelecek günâhlarının bu günde mağfiret olunduğu rivayet olunur. Dünyânın yaradılmağa ilk başlandığı, yeryüzüne yağmurun ilk yağdığı gün âşûra günüdür, diye de rivâyet olunmuştur.
Bu günde eve çeşitli ve bol erzak almak, muhtaçlara tasaddukta, komşu ve akrabaya ikramlarda bulunmak sene boyunca berekete vesile olur. Yine bu günde oruçlu bulunup gecesini de ihya etmenin büyük ecir ve rizây-ı ilâhîye sebeb olacağı ifâde buyurulmuştur.

Yahudilere benzememek için dokuzuncu ve onuncu günleri yahud onuncu ve onbirinci günleri beraber oruç tutulması gerektiği İbn-i Abbas’dan rivâyet edilmiştir.

Er-Ravzu’l-Fâık kitabında şu kıssa anlatılır:

Bir vakit Basra’da servet sahibi bir adam vardı. Her senenin âşûra gününde müslüman kardeşlerini evine toplar, sabaha kadar Kur’ân okuyarak okutarak geceyi ihya ederler, nerde fakîr ve yoksul, kimsesiz varsa buldurur, hepsine tasaddukda bulunur, dul ve yetimlere ikramda bulunur, elinden gelen hayrı fazlasıyla yapardı. Evinin bitişiğinde bir komşusu bulunuyordu ve komşusunun hem anası, hem de kızı senelerden beri yürüyemez vaziyette idiler. Kız, babasına sordu:

-Babacığım bu gün nedir? Komşumuz herkesi evine toplayıp bu geceyi Kur’ân ve zikirle ihya ediyor? Babası:

-Yavrucuğum, bu gün âşûra günüdür, Allah katında bu günün hürmeti büyüktür, ayrıca çok da faziletleri vardır, dedi.

Sonra uykuya vardılar. Fakat kız çocuğunun gözüne uyku girmiyordu.Sanki nefesi kesilmiş bir halde huşû’ ve haşyet ile Kur’ân’ı ve zikrullah’ı dinliyordu. Kur’ân’ın hatim duâsını yapdıkları vakit, yüzünü semâya doğru çevirdi ve Allah’a niyâz ederek:

-Ey Mevlâm! Bu gecenin senin indindeki hürmeti hakkı için, senin rızânı kazanmak için bu gece Kur’ân’ını okumak için uyumamış kulların hürmeti için beni şu hâlimden kurtar, kalbimin kırıklığını sar! dedi. Daha sözünü bitirmemişdi, o anda afiyet bularak bütün ağrı ve sancılarından kurtularak kalkıp doğruldu. Sabahleyin bu hâli görünce şaşıp kalan babası:

-Kızım bu nasıl oldu? diye sordu. O da;

-Babacığım, bu gün ile Allah’a tevessül ettim. O da ânında bana sıhhatimi ihsan etti, dedi.


(1) Buhârî, Savm, 69.
(2) Tecrid-i Sarih Terc. 6/288.
(3) Bakara Sûresi, 185.
(4) Buharî, Savm, 69.

* * * * * * * *

http://www.youtube.com/watch?v=cLJRB5vKUvM

 

 

Paylaşabilirsiniz...