TEDBİRLİ VE ÖLÇÜLÜ OLMAK

Muhterem Müslümanlar!

Dinimiz, ölçülü, tutarlı ve disiplinli olma­mızı istemektedir. Zira mutlu bir hayat sür­dürebilmesi için insandan birtakım kuralla­ra uyması istenmiştir. Bu kurallara uymak, İslâm’ın insanlara karşı yerine getirilmesini öngördüğü bir görev ve Cenâb-ı Allah’a karşı da bir kulluk vazifesidir. Trafik kurallarına uymak da bu görevlerden birisini oluşturmaktadır. Trafik kurallarına uyulmadığı takdirde meydana gelebilecek kazalar so­nucunda, Yüce Dinimizin olmasını isteme­diği maddi ve manevî zararlar meydana gelecektir. Nitekim Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de: “İnsanların kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle, karada ve denizde bo­zulma ortaya çıkmıştır. Dönmeleri için Al­lah, yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır”(1) buyurur.

Değerli Mü’minler!

Ülkemizde en çok can ve mal kaybı tra­fik kazalarında meydana gelmektedir. Tra­fik kazalarına sebep olanlar sadece kendi can ve mallarını tehlikeye atmakla kalma­makta, başkalarının da canına ve malına zarar vermekte, birçok ailenin yok olması­na, çocukların yetim ve yoksul kalmalarına sebep olmaktadır. Sadece 2008 yılını örnek verecek olursak,  ülkemiz genelinde 930.000 trafik kazası olmuş, bu kazalarda 4.300 kişi ölmüş, 184.000 kişi de yaralanmıştır. Yaralananların büyük bir kısmı sakat olarak hayatlarını sürdürmektedirler. Ayrıca tril­yonlarca lira maddi hasar meydana gel­mekte, millî servet heba olmaktadır.

Trafik kazalarına yol açan sebeplerin ba­şında ise; dikkatsizlik, aşırı hız ve alkollü araç kullanmak gelmektedir. Hiç kimse baş­kasının dikkatsizliği ve hatası yüzünden ca­nını ve malını kaybetmemelidir. Zira Müs­lüman, elinden ve dilinden başkalarının za­rar görmediği insandır.

Değerli Mü’minler!

Günlük hayatta fert ve toplum olarak ya­pılan ölçüsüz ve tutarsız hareketlerin nelere mal olduğuna, ne büyük acı ve sıkıntılara sebep olduğuna şahit olmaktayız. Hemen her gün meydana gelen trafik kazasında canını ve malını kaybeden, birçok acı ve sı­kıntılara maruz kalan insanlar karşısında, hiçbir Müslüman duyarsız kalamaz. Top­lum olarak, medya olarak, sivil kuruluşlar olarak, herkes üzerine düşeni yapmak du­rumundadır. Bu, hem dini, hem millî, hem de insanî bir görevdir. Bu görevin ihmali uhrevî bir sorumluluğu gerektirir.

Muhterem Müslümanlar!

Allah katında sevimli, insanlar nazarında da itibarlı bir mevkiye yükselmek ve takdir edilmek isteyen herkes, dinin ve toplumun koyduğu kurallara saygılı, davranışlarında ölçülü ve tutarlı olmak zorundadır.

_____________________________
1- Rûm, 41.

Paylaşabilirsiniz...